Kleptomani yani halk arasında “Çalma Hastalığı” olarak adlandırılan bu terim, Yunanca “çalma deliliği” anlamına gelmektedir ve 1800’lü yıllarda literatüre girmiştir. Kleptomani, maddi değeri olmayan ve kullanılabilirliği gözetilmeden nesneleri çalmaya karşı büyük bir arzu duyma olarak tanımlanan bir dürtü denetim bozukluğudur.
Kleptomanlar çalma eylemi öncesinde gittikçe yükselen bir gerilim hissederler. Eylemi gerçekleştirirken ise zevk, doyum ve rahatlama hissederler. Kleptomanide çalma dürtüsü oldukça zorlayıcıdır. Dürtünün ortaya çıkmasıyla kişide bir bunaltı meydana gelir, çalma eylemi gerçekleşince bu bunaltı azalır ve kişinin yaşadığı gerilim yerini rahatlamaya bırakır.
Kleptomanların büyük çoğunluğu kendi rızaları ile tedaviye başvurmazlar. Genelde kleptomanlar çalma eylemini gerçekleştirirken yakalandığı ve adli yönlendirilme yapıldığı için tedaviye başvurmaktadırlar ya da ikincil bir rahatsızlık nedeniyle geldikleri terapi sürecinde kleptoman oldukları fark edilmektedir. Elbette tedaviye kendisi başvuran bireyler de bulunmaktadır; ancak oldukça kısıtlıdır. Bunun nedeni ise genellikle toplumdan dışlanma ve damgalanmaya dair negatif inançlardır.
Kleptomaniye klinikte nadir rastlanması ve kleptomanlar tarafından kolay dile getirilmemesi çalışmaları kısıtlamaktadır. Bugüne kadar yürütülen çalışmalar sonucu psikoanalitik yönelimli psikoterapiler, davranışçı terapi yöntemleri, farmakoterapiler gibi yöntemler önerilmektedir.
Sonuç olarak kleptomani oldukça dirençli bir bozukluktur; ancak hastanın iyileşme motivasyonu ve iş birliği içinde olması tedavide olumlu sonuçlar alınmasına neden olmaktadır.
#psikologdurulmert #kleptomania